DİYARBAKIR- Bismil ilçesinden geçen Dicle Nehri, yıllardır leyleklere ev sahipliği yapıyor. Nil Vadisi, Etiyopya, Somali ve Afrika gibi yerlerden yaklaşık 5 bin kilometre kat edip gelen leylekler, ata yurtlarında varlıklarını sürdürüyor. Hatay üzerinden gelen leyleklerin bir kısmı Avrupa popülasyonuna katkı sağlarken, bir kısmı ise; ata yurdu olan Diyarbakır’a gelip, yıllardır kullandıkları yuvalarına yerleşiyor. Öncü olarak gelen erkek leylek, daha sonra gelen dişi leylek ile kuluçka ve yavrulama dönemini burada geçiriyor.
Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, Diyarbakır’ın Bismil leylekleri oldukça önemli popülasyon oluşturduğunu, Türkiye’de yıllardan beri takip edilen popülasyon olduğunu söyledi.
Bu sene ile birlikte 23 yıldır leylekleri takip ettiklerini belirten Prof. Dr. Kılıç, burada yumurtadan çıktıktan sonra kışı geçirmek üzere Nil Vadisi’ne, Etiyopya, Somali, Afrika’ya gittiklerini ve kat ettikleri mesafenin yaklaşık 4-5 bin kilometre olduğunu dile getirdi.
“Buradaki çevre şartlarındaki değişimleri leyleklerden de gözleyebiliyoruz”
Orada kış şartları, yiyecek bulabilme ve ortam ısısı daha uygun olduğuna değinen Prof. Dr. Kılıç, şöyle konuştu:
“Kışı geçirdikten sonra şubat ortasından itibaren tekrar doğdukları Diyarbakır Bismil’e geliyorlar. Buraya gelenlerin bir kısmı doğu popülasyonu oluşturuyor. Bir kısmı ise Avrupa popülasyonu oluşturuyor. Onlarda Hatay üzerine Orta Anadolu’ya sonra İstanbul Boğazı’ndan Balkanlar ve Orta Avrupa’ya kadar yayılıyorlar. Ülkemiz bu bakımda göç yolu üzerinde. Buradaki çevre şartlarındaki değişimleri leyleklerden de gözleyebiliyoruz.”
“Bunlar, 5 yumurta ve 5 yavru yetiştirebiliyorlar”
Leyleklerin, yağışların bol olduğu, bitkisel üretimin bol olduğu yıllarda daha fazla yavru yetiştirdiğine dikkat çeken Prof. Kılıç, “Bismil leyleklerinin bir başka ilginç özelliği daha var. Buradaki koloni yüksek gerilim hatlarında ve Dicle Nehri’ne yakın yuvalanıyorlar. Nehir ile aralarında bazen 100 metre kadar bir mesafe var. Bunlar, 5 yumurta ve 5 yavru yetiştirebiliyorlar. Başka yerlerde de 5 yumurta 5 yavru var ama yuvadan ayrılabilenlerin sayısı ancak 1 veya 2 tane. Bunlar, tabiatta kurbağa, çekirge, dana burnu ile beslenirler” dedi.
Çevredeki insanlarında leyleklere karşı yaklaşımları anılmaya değer, saygın bir yaklaşım olduğuna değinen Prof. Kılıç, leyleklerin yuva kurarken ilginç özelikleri olduğunu, bazıları 20-30 sene aynı yuvayı kullandığını kaydetti.
Göçten ilk gelen öncüler genelde erkekler olduğunu aktaran Prof. Kılıç, “Bunlar önceki yılın yuvalarının sahipleridir. Yuvalarını özelikle diğer komşularına karşı korurlar. Dişiler onlardan sonra gelir, birlikte yuva kurma faaliyetlerine başlarlar. Mart ayı içinde yuva kurma, üreme davranışlarını sürdürürler. Nisan başından itibaren yumurta yaparlar. Yaklaşık 1 ay kuluçka dönemi vardır. Mayıs’tan itibaren artık yavruları görmeye başlarız. Yavrular, yaklaşık 50 gün civarında yuvada kalırlar. Haziran ortasından sonra yavrular artık yavaş yavaş yuvadan ayrılabilecek büyüklüğe erişirler” şeklinde konuştu.