DİYARBAKIR- Dicle Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yüksel Coşkun, Diyarbakır'da kör fareler üzerinde yaptıkları çalışmalarda, bu hayvanların kazı alanlarına fayda sağladığını, Asurlular ve Sümerler döneminde ise kör fare sütünün kör gözlere şifa olduğuna inanıldığını ve farelerin yer altında düzenli bir yaşam sürdüğünü belirtti.
Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Coşkun, 1984 yılında bu yana kör fareler (Nannospalax ehrenbergi) üzerinde bilimsel çalışmalar yapıyor. Coşkun, literatürde Asurlular ve Sümerler zamanında sütünü içenlerin gözlerinin açıldığı yere süt bilgisi olan, şimdilerde uzun yaşam ve kanserle ilgili parçalama kullanılan, kimi zaman da yer altında tarihi eşyaları toprakla çoğaltır çıkartarak, arkeolojik kazılar için ipucu veren kör fareleri anlattı. Kör farelerinin yerinde çok düzenli ve titiz bir yaşam sürdürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Kör fareler, Türkiye'de geniş dağılış gösteren memeli hayvanlardan bir tanesidir. Hepimiz bunları hemen hemen yakından tanırız. Çünkü çıkardıkları topraklardan tanınabiliyor ama bazen köstebeklerle karıştırılıyor. Anadolu'nun büyük bir bölümünde köstebekler bulunmuyor. Köstebeklere sadece Karadeniz sahil bölgeleri, Akdeniz sahil bölgeleri ve İstanbul çevresinde rastlayabiliyoruz. Yer altında açık olan tünellerde oldukça düzenli bir yaşamları var. Mesela bunların oturma odaları, besin depo odaları, mutfakları ayrı ayrı. Ayrıca kırıntıları ve dışkılarını bırakacakları çukurluklar var. Özellikle yavru döneminde çiftleşmek için bir çiftleşme odası hazırlanıyorlar. Bölme çiftleşme odasından sonra yavruların büyütüldüğü odalar olarak kullanılıyordu. Bu örneklerin altında çok sayıda giriş ve kaçış tünelleri var. Yani bölmelerin güvenliği için oldukça karmaşık bir yapı oluşur. Esas yuvanın olduğu yer çok derindir. 1,5 metreye kadar yapamıyor. Ama beslenme için açtıkları yüzeyler 10 ile 15 santimetre kadar yukarılarda bulunabiliyor. Burada rastladıkları spesifik şekilli besinleri toplayıp kışlık yiyecek olarak kendileri biriktiriyorlar. Bunların bakımını her zaman yapıyorlar. Çürümelerine engel oluyorlar. Çürüyenleri toprakla birlikte dışları atıyorlar" diye konuştu.
'Toprağı zenginleştiriyorlar’
Kör farelerinin bazı zaman tarım ürünlerine zarar verdiği yerlerde olduğunu ancak aralarında ve tüneller açmalarıyla havalandırma konusunda tarıma yarar sağladığını söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “İnsanlar tarım ürünlerine zarar veriyorlar. Çıkardıkları topraklarla ürünlerine zarar verdiklerini düşünüyorlar. Aslında o kadar çok büyük zararları söz konusu değil. Özellikle patates, soğan ve havuç benzeri tarlalarda zarar verenler ama patates ve soğanı pek sevmezler. Havuçları şiddetli yiyorlar. İçeriğinde çok büyük bir zararın olduğu düşünülüyor. Ama bu zararların yanında, havanın zenginleştirmeleri ve altüstlükleri bakımından oldukça büyük yararları söz konusu. Toprağı havalandırıyorlar, altüst ediyorlar, karıştırıyorlar ve yeni şeyler üretilebilmesine sebep oluyorlar. Zenginleşmenin, humuslaşmanın iyileşmesine katkı sağlarlar" ömründen yararlandı.
'Edebiyat var'
Prof. Dr. Yüksel Coşkun, kör farelerin yer altında tarihi eserler toprakla parmaklarıyla çıkartarak arkeolojik kazılar için önemli ipuçları verir, Asurlular ve Sümerler döneminde körlere şifa diye sütlerinin içildiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Kör farelerinin ayrıca insana ait arkeolojik kalıntıların bakımları ve dayanıklılığı da güçlüdür. Bir çok kazı alanında, yerde bulunan malzemeler toprakla dışarı atmaları açısından faydalı oluyorlar. Eski Sümer inançlarına göre de sütlerini içenlerin gözlerinin iyileştiği yani kör olan insanların kör farelerin sütünü içerlerse gözlerinin açılacağı biçimli inançları var. Literatürde böyle bir bilgi var. Özellikle Asurlular ve Sümerler döneminde bu hayvanların sütünün içilmesinin kör gözlere veya ama olan gözlere şifa olabilecek şekilde bir inanç var. Yer altında oksijen ortamı ve oranı düşüktür. Kör fareler, oksijensiz yaşama deneyimi yakalayabilen hayvanlardan biridir. Dolayısıyla yaşlanmayla ve kanserle ilgili yapılan çalışmalar bunların üzerinde de yoğunlaşmış vaziyette."
'Görme yetilerini̇ kaybettiler’
Yüksel Coşkun, 'kör ücreti' denilmesi ile ilgili olarak da, “Kör ücretiler, yer altında kazdıkları tünellerde yaşadıkları için evrim geçirerek son hallerini almışlardır. Gözleri, kulak kepçeleri ve kuyrukları dumura uğramıştır. Gözleri deriden bir perde ile örtülüyor, görmüyorlar. Burunlarının etrafındaki kıllar ve hassas duyu organları sayesinde kayıtlarını bulurlar. Zaman geçtikçe evrimleşerek yetilerini kaybettikleri için de 'kör fare' olarak anılmışlardır" dedi.