DİYARBAKIR- Diyarbakır'ın önemli tarihi eserlerinden biri olan Devegeçidi Köprüsü, Ergani yolunda bulunan ve deve geçidi suyu üzerinde yer almaktadır. Yöre halkı tarafından Cümek Köyü Köprüsü, eski haritalarda ise Karaköprü olarak da adlandırılmıştır. Bazı yayınlarda bu köprü ile, Diyarbakır-Ergani yolunda yine aynı su üzerinde bulunan, fakat kitâbesi olmadığı gibi mimari bakımdan da dikkate değer bir özellik taşımayan ve halk arasında Cimikan/Çakmak adlarıyla da anılan başka bir köprünün karıştırıldığı görülmektedir.
Esas Devegeçidi Köprüsü’nün menba tarafındaki ucunda olan üç kitâbesinden sahil ayağı ile birinci göz arasında bulunan üç satırlık düz şeritler biçiminde Arapça ilk kitâbede, yapının Artukoğulları’ndan Mahmûd b. Muhammed b. Karaarslan tarafından 615 (1218) yılında yaptırıldığı ve mimarının Ca‘fer b. Mahmûd el-Halebî olduğu belirtilmektedir. İkinci kitâbe, köprünün ikinci ayağındaki sel yaranın üzerinde Türk kemeri denilen sivri kemerin içinde bir çerçeveye yerleştirilmiştir. Bunda da yine Artukoğulları’nın Hısnıkeyfâ kolundan Mahmûd b. Muhammed ile kemerin iki alt ucunda mimar Ca‘fer b. Mahmûd’un adları okunur. Beşinci ile altıncı gözler arasındaki üçüncü kitâbede ise mallarını Allah yolunda sarfedenlerin övüldüğü Bakara sûresinin 261. âyeti yer almaktadır.
Evliya Çelebi’nin 1065 (1654-55) yılında Çermik’ten Diyarbakır’a giderken üzerinden geçtiği, “musanna‘ ve müzeyyen” diyerek tarif ettiği Karaköprü burası olmalıdır. Aynı bölgede IV. Murad tarafından yapımına başlanan ikinci bir Devegeçidi Köprüsü’nden Gülgün Tunç bahseder. Diyarbakır ve çevresine dair etraflı çalışmaları olan Basri Konyar da 1936 yılında yayımladığı eserinde bu ikinci köprüyü kısaca tarif etmiştir. Konyar bu köprünün 1291’de (1874) Ahmed Tevfik Paşa’nın valiliği sırasında inşasına başlandığını, fakat yeteri kadar sağlam yapılmadığından yıkıldığını ve 1297’de (1880) yeniden inşa edildiğini yazmaktadır.
Devegeçidi Köprüsü, siyah renkte muntazam işlenmiş bir taş kaplamaya sahiptir. Bu kaplama yer yer döküldüğünden içteki moloz dolgu meydana çıkmıştır. Çulpan’ın uzunluğunu 95, genişliğini 5 adım olarak gösterdiği köprünün dört büyük kemerden sonra (en büyük kemerin açıklığı 13,70 m.) uca doğru gittikçe küçülen daha ufak üç gözü vardır. Gözler sivri kemerli olmakla beraber köprünün tabliyesi bunların kilit taşı hizasına kadar indirilmiştir. Aslında tabliyenin daha yüksekte olması gerekirdi. Bu sebeple köprünün üst kısmının geç tarihlerdeki tamirlerde değiştirilmiş olması ihtimal dahilindedir. Çulpan, köprüyü 13 Temmuz 1970 günü bizzat incelediğini bildirdiğine göre verdiği bilgilerin gerçeği aksettirdiğini kabul etmek gerekir. Gözler arasındaki sel yaranlar büyük ölçüde harap olmuştur. Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından ilk defa 1971 yılında âcil kısımları onarılan köprünün daha sonraki yıllarda da bazı bölümleri tamir edilmiştir.
Devegeçidi Köprüsü Anadolu’da bu çeşit hayır eserlerinin en eskilerinden biridir. Üzerindeki kitâbeler, Artuklular tarihine ve bilhassa bu beyliğin emîrlerinin unvanlarına ait bilgiler vermesi bakımlarından çok önemlidir. Aynı zamanda bu köprü, imar faaliyetlerine büyük değer verdikleri bıraktıkları vakıf eserlerle bilinen Artuklular’ın pek tanınmamış bir yapılarını da ortaya koymaktadır.