DİYARBAKIR - Sesini duyurmak için Amed Times’a ulaşan Tahir Barakacı, annesinin ihmaller sonucu hayatını kaybettiğini, kendisine verilen yanlış ilan dolayı ölüm tehlikesi geçirdiğini ve oğlunun takibi doğru yapılmadığı için bir kolu sakat dünyaya geldiğini aktarırken, şimdiye kadar tuttuğu 6 avukatını da dava dosyalarıyla ilgilenmedikleri için azil ettiğini söyledi. 

Barakacı aynı özel hastanede yaşadığıkları şöyle aktardı: “Şimdi şöyle bir şey var. 2016 yılından itibaren ben 3 tane olay yaşadım Memorial hastanesinde. örneğin ben mide rahatsızlığı için gittim.  Bana verdikleri antibiyotik sonucu 48 saat içinde 5 kez ölümden döndüm. Bunlar hepsi de kayıtlı zaten. Bunun ardından anne karındaki çocuğun yine aynı hastane Şanlıurfa yolu üzerindeki Memorial hastanesinde, amniyotik don sendromu ile dünyada asla ve asla kabul edilmeyecek bir şekilde yani doktor hatası sonucu kolu sakat doğdu.Hatta çocuğumuzun doğduğu gün konulunun olmadığını öğrendik."

Avukatlar benim haklarımı savunmadı

Diyarbakırlı ''Neno'' yaşamını yitirdi Diyarbakırlı ''Neno'' yaşamını yitirdi

Biz, 6 defa Memoriyal'de ultrasona girdik. Yani 7 ile 25. hafta arası sürekli kontrole gittik. Hatta ilk gittiğimizde, yani 7. haftada gittiğimizde bize dediler ki işte çocuğun düşük riski var. Orada 2 kan, 2 idrar tahlili yapılmasına rağmen çocuğum amniyotik down sendromu ile dünyaya geldi. Oysa ki 2012 yılından beridir Türkiye'de buna benzer birçok çocuğa müdahale yapılmış. 2018'den beridir hukuki süreç sürüyor. Ben bu dosyalardan, sadece oğlumun dosyasıydan 6 tane avukat azil ettim. Gelen avukatlar hepsi sustu - kaçtı, sustu - kaçtı.”

Çocuğumun sakat doğması bir ihmal

Tahir Barakaci, çocuğu Ali İmran’ın kolunun sakat olarak doğmasıyla ilgili, hastalığın kolaylıkla tespit edip tedavisi mümkün iken ihmal sonucu kolunun sakat doğduğunu iddia etti. 

“Oğlumun kontrolünde ortaya çıkan ihmaller, yani amniyotik down sendromu dünya sağlık örgütü, tıp dünyası, doktorlar, hemşireler, ebeler yani sıradan bir aile hekimine bile gitseniz diyor ki bu kusurdur. Kusurun kusurudur yani örnek vereyim bugün 7 haftalık çocuğun Down sendromunu ultrason cihazıyla tespit edebiliyorsa, bir doktor; benim çocuğum gibi bir çok çocuğa müdahale edilebiliyorsa Türkiye'de ve çocuğum 25. haftaya kadar 6 defa    kontrole girmişse, bu çocuğu nasıl kolunu görmediler? Ana karnında Türkiye'de müdahalesi yapılmış birçok hafta var. Girin YouTube kanallarda hem de ulusal medyalar hepsi paylaşılıyor. Buradaki ihmal sorumsuzluk yani" 

Dosyaları kapatmaya çalışıyorlar

Çocuğuna karşı ihmal yapıldığına dair deliller olamasına rağmen hak arma sürecinde, kendisinin tuttuğu avukatlar dahil, "Bilir Kişi" olarak atananlar eliyle dosyaların kapatılmaya çalışıldığını iddia etti.   

"Ben bunları dava ettim. Adalet Bakanlığı'na bağlı İstanbul Adli Tıp Kurumu ilk davada  oğlumun lehine karar verdi. Zaten böyle bir ihmal, tıpta kabul edilmiyor. Ben maddi ve manevi tazminat davası açma aşamasındayız ama herkes birbirinin üzerinde atıyor. kimse net bir şey söylemiyor ve dosyayı örtmeye çalışıyorlar açık ve net. Dosyalarda ben 13 tane celseye girdim. 31 Ocak'a kadar, 2024-31 Ocak'a kadar 13 tane celseyi gördüm. Ama bana 14. celseyi göntermişler." 

Annesinin dosyası ihmal olmadığı gerekçesi ile kapatılmış

Çocuğunun 7 yıldır devam eden dava dosyası için yeni avukat tutuğunu ifade eden Tahir Barakaci, bu davada hakkını aramaya devam edeceğini ve annesinin ölümüyle ilgili dosyanın da kapatılana kadar kendisine ve ailesine tebligat yapılmadığını iddia etti. 

Barakaci annesiyle ilgili "2019 yılında, yine Şanlıurfa yolu üzerindeki Memorial hastanesine ben annemi götürdüm. Üç tane doktor, ortopedi, nöroloji, bir de radyoloji de kontrolleri yapıldı. Bunlar üç muayenede, komadine bağlı koltuk altındaki kanamayı teşhis edemeliler. Mesela örnek vereyim, ortopedi doktoru yedi tane röntgen çektirdi. Omuzdan iğne yaptı, omuz MR'ı çekti. Ondan sonra omuzu askıya aldı, anlamadı. Nöroloji doktoruna sevk etti beni. Ondan sonra nöroloji doktoruna götürdüm. Nöroloji doktoru baktı. Felçlik durum olabilir dedi. Beyin MR'ı çekelim dedi. Beyin MR'ında da herhangi bir sıkıntı yoktu. O da bir şey anlamayınca, radyolog doktoruna sevk etti. Radyoloji doktoru da baktı. O da yanlış tanı ve teşhis koydu. Dedi annenize koltuk altında kis ve su var. Dedi suyun çokluğundan dolayı biz annenize katater takacağız. Kateter o suyu alacak. Ondan sonra tekrar ultrasona bakacağız. Alınacak bir kisti varsa eğer onu alırız bir ameliyatla dedi.  Biz annemize ameliyat ettirdikten sonra aynı gün annemi taburcu ettiler.

Annem normalde iki tane kalp kapatığı değişmiş bir insan. Normalde tıp diyor ki bir sivilceden dahil bile ameliyat olsanız, o gece hastane size bakmakla yükümlüdür. Bizi ne yaptılar? Dört saat sonra, annemi o halde taburcu ettiler ve dört gün arka arkaya annemin komedine bağlı katetirinin takıldığı yerden, kan akıyordu. Dört gün arka arkaya, Memorial acile götürüyorduk. Orada müdahale ediyorlardı. En son kendi doktoruna götürdük, yani ameliyat eden doktora. Doktor dedi işte efendim ben bakamam, benim başka vakam var. Annemi aldık oradan, özel Bower hastanesine götürdük. Orada 2 litre kan verdiler ve beynine kan pıhtısı vurduğu için vefat etti. Yani sebebi o kanamaydı" ifadeleri dile geitirdi. 

Kaynak: AMED TIMES