Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Temmuz 2021'de kenti ziyaretinde, "Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muameleyle anılan Diyarbakır Cezaevini yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz" açıklamasının ardından Adalet Bakanlığınca mülkiyeti Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilen Diyarbakır Cezaevinde çalışmalar hız kazandı.

Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından "Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı" olarak tescil edilen cezaevinin "Müze ve Kültür Alanı" olarak kullanılması için başlatılan restorasyon sürüyor.

Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran’ın şüpheli telefon kayıtları Narin Güran cinayetinde amca Salim Güran’ın şüpheli telefon kayıtları

12 Eylül 1980 sonrası askeri yönetime devredilerek "Sıkıyönetim Askeri Cezaevi" olarak kullanılan ve adı 12 Eylül askeri darbesinden sonra kötü muamele ve işkencelerle anılan Diyarbakır Cezaevinde 8 yıl kalan Orhan Miroğlu, bu kez Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde oluşturulan Danışma Kurulunun bir üyesi olarak girdiği cezaevinde duygulu anlar yaşadı.

O yıllarda yaşananları "Posta Kutusu 213 Diyarbakır" kitabında kaleme alan Miroğlu, yapının orijinal hali hakkında proje ekibine bilgilerini aktardı.

"Karışık duygular yaşıyorsunuz içeri girdiğiniz andan itibaren"

AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Miroğlu, AA muhabirine, Diyarbakır Cezaevinin Türkiye'nin yaklaşık 50 yıllık tarihine mal olduğunu belirterek, bir zamanlar yıkılması düşünülen yapının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildiğini hatırlattı.

"İşkenceyle anılan bir yerin aslına uygun restore edilerek müze haline dönüştürülmesi fikri öncelerde hayal edilebilecek bir şey değildi." diyen Miroğlu, çalışmaların bu aşamaya gelmesinde birçok mağdurun ve sivil toplum örgütlerinin katkısı olduğunu, siyasi partilerin de bu konuda tartışmalar yürüttüğünü vurguladı.

Miroğlu, çalışmalar başladıktan sonra ilk kez cezaevine geldiğini belirterek, "Mutluluk, hüzün, bir sona ulaşma gibi karma karışık duygular yaşıyorsunuz içeri girdiğiniz andan itibaren." ifadesini kullandı.

"Bir blokun film platosu olmasını önerdim"

Diyarbakır Cezaevinin müzeye dönüştürülmesi konusunda toplumsal mutabakatın sağlandığına işaret eden Miroğlu, insanların bundan çok büyük heyecan duyacağını belirtti.

Miroğlu, şunları söyledi:

"Burayı yaşamış olmak önemli değil, Diyarbakır'ın sanatını, kültürünü, edebiyatını Türkçesiyle, Kürtçesiyle burada icra edebileceğiz. Bakanlığa kişisel bir önerim oldu. Gerçekleşir mi bilmiyorum ama gerçekleşmesini çok isterim. Bir blokun film platosu olmasını önerdim. Birçok fikrimiz oldu başlangıçta. Bizden öneriler alındı, buradaki hatıralarımızın ışığında. 'Nerenin ne olması iyi olur, hücrelerin, ana koridorun, görüş kabinlerinin ne yapılması?' gibi. Sinema salonu dedikleri yer var sinema salonu ama sinema salonu değildi tabii ki, bir işkence salonuydu orası. Ana koridorda mesela tıpkı 80'li yıllardaki bir şey yaratılabilir. Yani o hafızayı canlandıran bir ortam kurulabilir.

Bugün Türk sinemasında çok dram var, çok acıklı hikayelerle dolu. Bu acıklı hikayelerin ortasında, başında, sonunda mutlaka tıpkı Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı dizi gibi bir cezaevi sahnesi oluyor. Hatta o filmde mahkumlar yola çıkarılıyor. Yani buraya getirilecekler, Diyarbakır'a falan. Sonra yolda bir şeyler oluyor ve geri dönülüyor senaryo gereği. Diyarbakır Cezaevinin bir bölümü cezaeviyle ilgili her türlü senaryoya karşılık verecek bir plato olarak düzenlenebilir."

"Önerilerin büyük bir bölümü gerçekleşecek"

Diyarbakır Cezaevinin dönüşümü ve restorasyon çalışması kapsamında alanın dizaynı için o günün tanıklarının da yer aldığı bir Danışma Kurulu oluşturulduğunu anımsatan Miroğlu, "Bir kurul var ve o kuruldan bakanlarımız istifade ediyor. Ben de katılıyorum o kurula ve fikirlerimi paylaşıyorum. Proje başlamadan önce Diyarbakır'da bir toplantı gerçekleştirdik. Mağduriyet yaşayan, burada hatırası olan, burada uzun yıllarını geçirmiş birçok arkadaşımız önerilerde bulundu. Bakanlık yetkilileri, proje müellifleri o önerileri kayda aldılar. Aldığım bilgiye göre o önerilerin büyük bir bölümü gerçekleşecek bu projede." diye konuştu.

"Posta Kutusu 213 Diyarbakır" kitabı belgesel oluyor

Kaleme aldığı "Posta Kutusu 213 Diyarbakır" kitabının belgesel filme dönüştürüldüğünü ve çalışmaların devam ettiğini belirten Miroğlu, elinde 25-30 saatlik anının bulunduğunu söyledi.

Miroğlu, şöyle devam etti:

"Bu 25-30 saatlik anıdan belki de 1,5 saatlik bir film üreteceğiz. Bu da çok zor bir şey. Çünkü tercih yapamıyorsun. Anılar o kadar çarpıcı ki birini ötelemek bile içimizden geçmiyor. Ama belki bu ürün seyircisiyle buluştuktan sonra o 25-30 saat tutan anıları 10 bölümlük bir dizi gibi de düşünebiliriz. Bu kıymetli bir proje."

Kaynak: AA