DİYARBAKIR- Diyarbakır Tabip Odası (DTO), Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu'nda, "Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödül Töreni"ni gerçekleştirdi. Törene birçok sivil toplum örgütü ve insan hakları savunucusu katıldı. Ödül, Cumartesi Anneleri'ne verildi.
Tören, "Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın hakikat arayışı" başlıklı panelle başladı. Moderatörlüğünü Dr. Halis Yerlikaya'nın üstlendiği panelde İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Besna Tosun, Amed Baro Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir ve İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban konuşmacı olarak yer aldı.
'Sağlığın olmazsa olmazı barış ve demokrasidir'
Açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, Türkiye ve dünyadaki savaş politikaları nedeniyle çok ciddi hak ihlallerinin mevcut olduğunu belirtti. Turan, "Henüz pandemi etkilerini atlatamamışken deprem yaşandı ve birçok insanımızı yitirdik. Geçen sürede anladık ki sağlık herkes için elzem bir konu. Yine gördük ki sağlık, yalnızca fiziksel olarak iyi olma hali değil. İçinde bulunduğumuz çevrenin ve politik halin de bizi nasıl etkilediğini görüyoruz. Sağlığın olmazsa olmazı barış ve demokrasidir. Cumartesi Anneleri de hakikat arayışının en büyük örneklerindendir" şeklinde konuştu.
'Mücadeleden vazgeçmeyerek kazanabiliriz'
Panelin başında Cumartesi Anneleri ve İHD ile tanışma deneyimlerini aktaran Besna Tosun, "Gözaltında kaybetme, bütün toplumu hedef alan bir suç. Amaç sindirme ve korkutma, büyük oranda da başarılıyor. Çoğu bilmez ama Türkiye’de biber gazını ilk yiyenler Cumartesi Anneleri'dir. 90'larda annelerimize uyguladıkları şiddetti bugün ikinci ve üçüncü kuşağa da uyguluyorlar. Ama geri adım atmak zorunda kaldılar. Cumartesi Anneleri bize şunu gösterdi: Evet, çok zor ve yorucu ama mücadeleden vazgeçmeyerek, kazanabiliriz" dedi.
Failler aklanıyor
Daha sonra konuşan Mehdi Özdemir, zorla kaybettirme vakalarının tamamına yakınına zaman aşımından düşme kararı verildiği bir evrede olduklarını söyledi. Özdemir, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının bağlayıcılığı yargı tarafından sağlanmasına rağmen, Türkiye'de bunları uygulayabilen bir mahkeme veya savcılık bulamamaktayız. 'İnsanlığa karşı suç' tanımı, kendi içerisinde zaman aşımını kapsamaz. Bu yargılamaların değerlendirilmesi gerekir. Türkiye'deki yargı pratiği adil olmayarak, failleri aklamaktadır. Cumartesi Anneleri'nin yılmadan bu duruma karşı mücadeleyi sürdürmesi, hepimiz için kayda değer ve yol gösterici olmalıdır. Toplumsal barışın inşasında ve hakikat arayışında etkin bir rol oynamaktadır" şeklinde konuştu.
Hüseyin Küçükbalaban ise İHD'nin 1986 yılında, hapishanelerdeki kötü muamele ve işkence olaylarına karşı kurulmuş bir dernek olduğunu hatırlattı. "Kayıplar konusunda da bir takım yanılsamalar var” diyen Küçükbalaban, “Raporlara göre bin 797 faili meçhul cinayetin 630'u 92-93 yılları arasında, yani Kürt meselesinde şiddettin yoğunlaştığı dönemde gerçekleşmiş. Devlet o dönem yalnızca Kürtleri değil, demokratik bir yol tartışmalarına giren herkesin devlet tarafından hedef alındığı bir dönemdir. Cumartesi Anneleri ise bir demokrasi ve vicdan ölçüsüdür. Mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum" ifadelerini kullandı.
Panelin ardından mesleğinde akademik unvan alan ve 25'inci yılını dolduran hekimlere plaket verildi. Ardından ödül törenine ilişkin bir sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Daha sonra İHD Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu, ödül gerekçesini okudu ve ödül Cumartesi Anneleri/İnsanları adına ödül Besna Tosun’a verildi.