Diyarbakır Kent Konseyi, Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasını ve sonrasında yaşanan polis şiddetini protesto etmek amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Kent Konseyi bileşenlerinden sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Konsey adına açıklamayı yapan Diyarbakır Kent Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Van'daki gelişmelerin Türkiye'deki kayyım politikalarının bir parçası olduğunu vurguladı.

Kayyım atamaları ve hukuksuzluk:
Yılmaz, Türkiye'deki kayyım atamalarının hukuksuzluğuna dikkat çekerek, 15 Temmuz 2015 darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal dönemiyle başlayan kayyım uygulamalarının, Kürt illerine yönelik bir baskı ve demokrasiyi ihlal etme politikası haline geldiğini belirtti. Yılmaz, özellikle 2016 yılından itibaren Kürt illerindeki 95 belediyenin eş başkanlarının görevden alınıp yerine kayyımların atanmasının, halkın seçme ve seçilme hakkının ihlali anlamına geldiğini ifade etti. Ayrıca, 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra da kayyım uygulamalarının devam ettiğini belirterek, bu uygulamaların Anayasaya aykırı olduğunu ve uluslararası hukuk normlarına da ters düştüğünü vurguladı.

Van'da polis şiddeti:
Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasının ardından, barışçıl gösteri düzenleyen yurttaşlara karşı polis şiddetinin artarak devam ettiğini belirten Yılmaz, "Kolluk kuvvetleri, gösteri hakkını kullanan yurttaşlara karşı orantısız güç kullanarak plastik mermi ve göz yaşartıcı gazlarla müdahalede bulunuyor. Van'da yaşananlar, polis şiddetinin işkenceye dönüştüğünü gösteriyor. Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi Eş Başkanı Doğan Hatun'un da bulunduğu yüzlerce yurttaş, ters kelepçe yöntemiyle gözaltına alındı" dedi. Yılmaz, kadınların bu süreçte daha sert muameleye tabi tutulduklarını, kolluk kuvvetlerinin şiddetinin giderek arttığını ve bunun bir insan hakları ihlali olduğunu belirtti.
 

Kaynak: artı gerçek