DİYARBAKIR

Ergani'deki Çayönü Tepesi uygarlık tarihine ışık tutuyor

Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde yer alan ve yaklaşık 12 bin yıllık geçmişe sahip Çayönü Tepesi, dünya uygarlık tarihinin en önemli arkeolojik buluntularına ev sahipliği yapıyor.

Abone Ol

Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'den Çanak Çömlekli Neolitik Dönem'e kadar kesintisiz bir kültürel geçiş sürecini yansıtan bu bölge, 1963'te yüzey araştırmaları sırasında keşfedildi ve 1964'te başlayan kazı çalışmalarıyla bilim dünyasında ses getirdi.

Yerleşik yaşamın ilk izleri

Dicle Nehri kenarındaki Ergani Ovası'nda yer alan Çayönü, milattan önce 10 binli yıllardan başlayarak yerleşim evrelerini gözler önüne seriyor. Tarım ve hayvancılığa geçişin önemli adımlarının atıldığı Çayönü'nde, domuz, keçi ve koyun gibi hayvanların evcilleştirilmesine dair izler de bulunuyor. İlk kazıları Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood’un yürüttüğü Çayönü Tepesi, Neolitik döneme dair kapsamlı veriler sunuyor.

Bilim ve turizmin buluşma noktası

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Doç. Dr. Savaş Sarıaltun'un başkanlığındaki 48 kişilik ekip, kazı çalışmalarını sürdürüyor. Sarıaltun, Çayönü'nün Neolitik dönemin ilk yerleşmelerine ve kültürel değişim süreçlerine ışık tuttuğunu belirterek, bölgenin turizme kazandırılmasını hedeflediklerini vurguladı. Sarıaltun, "Çayönü, bilimsel verileri topluma sunarken turizmle de birleştirmek istediğimiz bir alan. Bu eşsiz tarih, insanlık için önemli bir kültürel miras taşıyor" dedi.

Zengin arkeolojik buluntular

Çayönü'nde sürdürülen kazılarla, milattan önce 7 ve 6 bin yılları arasına tarihlenen Çanak Çömlekli Neolitik Dönem’e dair detaylar ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Kazılarda ölü gömme gelenekleri, ilk çömlekçilik izleri, tarım ve avcılıkla ilgili bulgular da gün yüzüne çıkarıldı. Çayönü'nün Neolitik dönem araştırmalarında anahtar bir konuma sahip olduğu ifade ediliyor.

Çayönü Tepesi'nde elde edilen veriler, sadece Türkiye için değil, dünya arkeolojisi ve uygarlık tarihi açısından da büyük önem taşıyor. Bölge, yerleşik yaşama geçişin, tarımın ve hayvan evcilleştirmenin ilk adımlarını belgeleyen zengin bir kültürel miras olarak dikkat çekiyor.