DİYARBAKIR- Diyarbakır Ulu Camii, binlerce yıllık tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan, şehrin her yerindeki muazzam bir dini yapıdır. Müslüman Araplar tarafından MS 639 yılında şehrin en büyük mabedi olan Martoma Kilisesi'nin camiye dönüştürülmesiyle ortaya çıkan bu cami, zaman içinde çeşitli onarımlar ve eklemelerle günümüzdeki haline dönüştürülmüştür. Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah'ın emriyle 1091 yılında büyük bir onarımdan geçen cami, bugün Diyarbakır'ın en önemli dini ve kültürel merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Mimari olarak dikkat çeken kompleks yapısıyla, Diyarbakır Ulu Camii dini ve kültürel yapıları ile zengin ve benzersiz bir görsel şölen sunmaktadır.
Cami avlusunun cephelerinde farklı dönemlere ait mimari bezekler, kabartmalar ve yazıtlar yer almaktadır.
Caminin mimarisi, ortadaki büyük avlunun doğu ve kayıtlarda yer alan maksureleri, Hanifiler Camii, Şafiiler Camii ve Mesudiye Medresesi gibi çeşitli dini ve kültürel yapılar içeren bir kompleks olarak tasarlanmıştır.
MS 639 yılında, o dönemde şehre egemen olan Müslüman Araplar tarafından şehrin en büyük mabedi olan Martoma Kilisesi camiye dönüştürülmüştür. 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah'ın emriyle büyük bir onarımdan geçen cami, zaman içinde çeşitli onarımlar ve eklemelerle modernleştirilmiştir.
Mimariye dair herhangi bir isim belirtilmemiş olsa da, bazı kaynaklar bu yapıda "Muhammed Bin Salame el-Ruhavi" isimli bir mimarın olduğunu iddia etmektedir.
Diyarbakır Ulu Camii, İslam dünyasının önemli bir dini merkezi olarak kabul edilmekte olup, aynı zamanda ünlü bilgin El Cezeri'nin güneş saatinin bulunduğu bir merkezdir.
Ulu Caminin çevresinde bulunan Zinciriye Medresesi'nde El Cezeri'nin izleri vardır.
Tarihi ve mimarisiyle ön planda ortaya çıkan Diyarbakır Ulu Camii, bölgenin kültürel ve dini yapısının önemli bir parçasıdır.
Diyarbakırlılar tarafından da benimsenen tarihi cami turistler tarafından da oldukça ilgi görmektedir.